Bağımsız Öğrenme
Teorisi- Charles Wedemeyer
Wedemeyer’e göre uzaktan eğitimin
özü öğrenenin bağımsızlığıdır. Bağımsız öğrenme (independent study) ifadesi
buradan gelmektedir. Wedemeyer, sistemde öğrenenin bağımsızlığını ve
teknolojiye uyumunu vurgulayan 10 karakteristik özellikten bahsetmektedir:
1. Bir
öğrenci bile olsa öğrencinin olduğu her yerde işlem yapabilme yeteneği olmalı-
öğretmen olsa da olmasa da,
2. Öğrenci
üzerinde öğrenme sorumluluğu yerleştirilmeli,
3. Öğretim
elemanlarını sistemin koruyucuları olmaktan çıkarıp, onlara doğru eğitsel
görevler edinmeleri için daha fazla zaman verilmeli,
4. Öğrencilere
ve yetişkinlere derslerde biçim ve yöntem bakımında daha fazla seçenek (fırsat)
sunulmalı,
5. Eğer
mümkünse etkinliği kanıtlanmış öğrenme materyalleri ve yöntemleri kullanılmalı,
6. Farklı
öğrenme materyallerini ve yöntemlerini karışık sunarak her konunun veya
ünitenin en iyi bilinen yolla öğrenilmesini sağlamalı,
7. Dersler
uzaktan eğitime uygun bir biçimde tekrar tasarlanmalı veya geliştirilmeli
8. Bireysel
farklılıkların tanınacağı şekilde uyum fırsatları geliştirilmeli,
9. Öğrencilerin
başarıları basit bir şekilde değerlendirilmeli, yer, zaman, yöntem, sıra gibi
engeller konulmamalı,
10. Öğrencilerin
kendi hızlarında öğrenmelerine, başlamalarına ve bitirmelerine izin verilmeli.
Wedemeyer, her öğretme/öğrenme
durumu için 4 öğe belirlemiştir: bir öğretmen, bir öğrenci ya da öğrenenler,
bir iletişim sistemi veya modu, öğrenilecek veya öğretilecek bir şey.
Bu teoriye göre derslerde,
öğrencilere ders içeriğinin biçimi ve içeriği uygulama yöntemleri ile ilgili
olarak çeşitli seçenekler sunulmalıdır. Bu durumda öğrenciler öğretenden ayrı
ya da uzak olsa bile öğrenme gerçekleşecektir. Hatta öğrenciler kendi öğrenme hızlarında
öğreneceklerdir. Burada öğrenene büyük sorumluluk yüklenmesi gerektiğine inanılmaktadır.
Wedemeyer uzaktan eğitimin başarısını öğretmen ile öğrenci arasında ilişkinin
geliştirileceğine bağlamaktadır.
Wedemeyer bağımsız öğrenmeyi özetle şu şekilde tanımlanmaktadır:
- Öğrenen ve öğreten ayrılmıştır.
- Öğrenme ve öğretme süreci yazılı (text) veya diğer medya öğeleri (ses, video vs.) aracılığı ile gerçekleştirilir.
- Öğrenme bireyselleştirilmiştir.
- Öğrenme öğrencilerin etkinlikleri aracılığı ile gerçekleşir.
- Öğrenme öğrenenin çevresine uygun olarak yapılandırılır.
- Öğrenen kendi çalışma hızı ile süreçten sorumludur ve nerede ne zaman duracağı konusunda bağımsızdır.
Bağımsız Öğrenme Teorisi ve Etkileşimsel Uzaklık Teorisi- Michael Moore
Moore’un 1970’lerin başında
ortaya çıkardığı bağımsız öğrenme teorisi uzaktan eğitim programlarının
sınıflandırılması yöntemidir. Moore’un daha sonra yıllardaki çalışmaları,
eğitim programlarında iki değişkeni değerlendirmektedir; öğrenen otonomisinin
miktarı ve öğrenen ile öğreten arasındaki uzaklık. Etkileşimsel uzaklık olarak
ifade edilen bu uzaklık, öğrenen ile öğreten arasındaki fiziksel uzaklığı değil
ilişkisel, etkileşimsel, diyalog içeren/içermeyen uzaklığı tanımlamaktadır.
Moore’a göre uzaktan eğitim ölçülebilen iki öğeden oluşmaktadır; diyalog (iki
yönlü iletişimin karşılanabilme boyutu) ve yapı (bir programın bireysel
ihtiyaçlara cevap verebilme boyutu).
Moore (2007), teorinin ikinci
bölümünde öğrenen otonomisine dikkat çekmektedir. Geleneksel sınıflar
öğrencilerin öğretmene bağlı olması şeklinde kurgulanmaktadır, hatta ister geleneksel
olsun ister uzak, eğitim programları öğretmen aktif, öğrenci pasif şekilde tasarlanmaktadır.
Uzaktan eğitimde ise öğretmen ile öğrenci arasında mesafe olduğundan, öğretim
programları öğrencilere daha fazla sorumluluk yüklenecek şekilde
yapılandırılmaktadır. Otonom öğrenen, öğretmenin yardımına daha az ihtiyaç duymaktadır
ancak yetişkin öğrenenler öğrenme hedeflerini kurgularken, bilgi kaynaklarını
tanımlarken öğretmene ihtiyaç duymaktadır.
Moore, uzaktan eğitim
programlarını otonom ve otonom olmayan olarak ikiye ayırmaktadır. Bu teoride öğrenene
yüksek derecede sorumluluk verilmesi gerektiğine inanılmaktadır.
Her iki bağımız öğrenme kuramında da öğrenen ve öğreten fiziksel olarak ayrı etkileşimde bulunmaktadır. Öğretenler kendi mantıklarını, yönlendirmelerini, uyarılarını zamandan ve mekandan bağımsız olarak sınıf ortamındaki öğretenlere benzer şekilde öğrenenlere iletmektedir. Öğrencilerin öğretmenlerle etkileşimi elektronik veya yazılı medya aracılığı ile oluşmaktadır. Moore'un bağımsız öğrenme kuramı ile ortaya koyduğu etkileşimsel uzaklığın açıklanmasında kullanılan değişkenler; diyalog ve yapıdır. Diyalog, öğrenen ile öğreten arasındaki iki yönlü iletişimdir. Örneğin telefonla diyalog kurulabilirken, radyo ile kurulamaz. Uzaktan öğretim programlarında diyalog ne kadar çok olursa etkileşimsel uzaklık da o kadar azalır. Yapı ise öğretim programı için hazırlanan hedeflerinin, uygulama ve değerlendirme prosedürlerinin boyutudur veya öğrenenlerin bireysel olarak belirli hedeflere, uygulama planlarına veya değerlendirme yöntemlerine ne kadar uyum sağlayabildiği ile ilgilidir. Yapı, eğitim programlarının öğrenenin gereksinimlerine ne kadar cevap verebildiğinin ölçülmesidir. Yüksek yapılandırılmış programlar bireysel öğrenenlerden etkileşimsel olarak uzakta olan materyal ve becerileri ifade etmektedir. Yüksek yapılandırılmış programlar doğrusal bir yapıya sahiptir ve programda çeşitliliğe izin vermez. Eğitim programları ne kadar az yapılandırılırsa öğretenler öğrenenlerin sorularına ve ödevlerine o kadar fazla zaman ayırabilir.
Kaynaklar:
Independent Study http://192.107.92.31/Corsi_2005/bibliografia%20e-learning/independent_study.pdf Ziyaret Tarihi: 13.04.2015
Simonson, M., Smaldino, S., Albright, M., & Zvacek, S. (2012). Teaching and learning at a distance: Foundations of distance education (5th ed.). Boston, MA: Pearson.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder